Çarpıntı hissinin, bir ritim bozukluğu sonucu ortaya çıkabileceğini ya da ritim bozukluğu olmaksızın hastanın duygu durumu, yaşadığı anksiyetenin de çarpıntı hissine neden olabileceğini belirten Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. İzzet Tandoğan, “Çarpıntı, kalp hızı kabul edilen üst hız sınırının (100/dakika) üzerinde olup, genellikle 140/dakika üzerindedir. Aşırı egzersiz, ateşli hastalık, aşırı anksiyete durumunda kalp çarpıntısı oluşması normal kabul edilebilen durumlardır. Bu durumlarda altta yatan sebebin tedavi edilmesi çarpıntıyı da ortadan kaldıracaktır. Ancak kalp çarpıntısı herhangi bir fizyolojik nedene bağlı olmadan da ortaya çıkabilir. İşte o durumda aritmi olarak adlandırıyoruz ve tedavi yaklaşımımızda buna göre değişiyor. Çarpıntı hissinin altta yatan bir duygulanım bozukluğuna mı bağlı olduğu, yoksa bir ritim bozukluğundan mı kaynaklandığının ayırımı tedavi açısından büyük önem taşır. Yıllarca panik atak ve buna bağlı çarpıntısı olduğunu düşünen bir insanda altta yatan bozukluğun bir panik atak değil kalp ritim bozukluğu olduğunun anlaşılması ve tedavi ile bu çarpıntının bütünüyle ortadan kaldırılması sık karşılaştığımız bir durumdur” açıklamasında bulundu.
Tedavisi Nasıldır?
Prof. Dr. Tandoğan, “Kardiyolojide Elektrofizyolojik Çalışma (EPS, EFÇ) olarak adlandırdığımız işlem, kalbin içine yerleştirilen kateterler aracılığı ile çarpıntının varlığını, çeşidini saptamak ve sonrasında da ablasyon adını verdiğimiz yöntemle bu çarpıntı kaynağını ortadan kaldırmak amacıyla yaptığımız bir işlemdir. Kasıktan girerek kalbe gönderdiğimiz kateterler yoluyla kap içine verdiğimiz elektriksel uyarılarla ritim bozukluğunu ortaya çıkarıyor ve daha sonra da ablasyon adını verdiğimiz işlemle ritim bozukluğunun kaynağı olan bu noktasal alanı devre dışı bırakarak çarpıntıyı ortadan kaldırıyoruz. Genellikle aynı gün içinde hastalarımızı taburcu ediyoruz” dedi.
