NURSEL


BİLMEM BİLİYOR MUSUN?


Pencere pervazında arzı endam eyleyen

Gerilmek nasıl bir şey, bilmem biliyor musun?

Yâre doğru yürürken, gösterilmeden neden

Kırılmak nasıl bir şey, bilmem biliyor musun?

 

Gözler feryat ederek, kaşları kastığında

Gönlünün sultanınca, kafası estiğinde

Okunu atanlarca, yayını astığında

Sorulmak nasıl bir şey, bilmem biliyor musun?

 

Gecelerin hakkında, düşleri böleninden

Meltem olup eserken, geminin yelkeninden

Yıkılmaz kale sanıp, gülün son dikeninden

Sürülmek nasıl bir şey, bilmem biliyor musun?

 

Hak etmeyen kullara, gülücük saça saça

Zirveleri düşlerken, kendinden kaça kaça

Başına bin bir türlü, işleri aça aça

Yorulmak nasıl bir şey, bilmem biliyor musun?

 

Çelikten bir dağ olsa, dayanmaz derde sine

Sıradan hisle değil, hem de ölürcesine

Sevdanın öznesinin, cismi varken resmine

Sarılmak nasıl bir şey, bilmem biliyor musun?

 

Kaderinin cilvesi, şah deyince restine

Düşlediğin çıkmazsa ömür boyu bahtına

Şu yalancı dünyada, garipliğin tahtına

Kurulmak nasıl bir şey, bilmem biliyor musun?

 

Umutlarla yaşarken, iki kapılı handa

Mutluluğu düşlerken, beklemediğin anda

Nurseli’nin uğrunda, hayat denen zindanda

Vurulmak nasıl bir şey, bilmem biliyor musun?