EMİNE ÜLKÜ


PROF.DR. METİN EKİCİ İLE DEDEM KORKUT SOHBETİ

PROF.DR. METİN EKİCİ İLE DEDEM KORKUT SOHBETİ


Peki hocam sizi araştırmaya sevk eden soru veya düşünce sadece bu muydu?

Şimdi; Ülkü Hanım o dönemki genel eser adlandırmalarına baktığınız zaman şöyle bir tablo görürsünüz. Türk yazıcılık geleneğinde bir kitap oluşturulurken bir eser, kitap şekline dönüştürülürken üç adlandırma tarzı var.  Ya da dördünden de bahsetmek mümkün. Kutsal bilgilerin ve fen bilgilerinin toplandığı eserlere “kitap” sözü, lafzı kullanılır. “Kitab-ı Mukaddes” yani mukaddes kitap diğer tarafta neyi görüyorsunuz. “Kitab-ı Bahriye”, Piri Reis’in eserinin adı. “Denizcilik Kitabı” yani fenle ilgili bilgilerin toplandığı eser. Ama Battal Gazi’nin hatıralarının, yaşadığı olayların, hayatının anlatıldığı eser için “Kitab-ı Battal” demiyor,  “Battalname” diyor. Oğuzların bütün cenklerinin mücadelelerinin anlatıldığı eserinin adına “Oğuzname” deniliyor. İyi de bütün bunları gören bu eserin yazarı neden “Dede Korkutname” demedi de “Kitab-ı Dedem Korkut/Dede Korkut Kitabı” dedi? Yani kitap lafzını bu adam niye kullandı? Kitap lafzının hangi tür eserler için kullanıldığını bilen ve Oğuzların dili ile bir eser oluşturuyorum diyen bir kişinin Türkçe konusundaki kararlılığı, bilinci zaten birinci duruş. İkinci duruş ise Dede Korkut’un kitabı demek sureti ile ben Türklerin kutlu kitabını yazıyorum şeklinde bir açıklamaya gidiyor. Çünkü manzum şekildeki o dönemdeki eserler için tipik adlandırma “Divan” sözüdür. Sözcüklerin yani sözlük şeklinde oluşturulan eserlerin adı da “Divan”dır. Divanı lügati’t Türk. Baki Divanı, Fuzuli Divanı, Nedim Divanı, filanca divanı, falanca divanı. Tarihle ilgili eserlerin adında ise “Tevarih-i bilmem ne… Yani “Tevarih” sözcüğü kullanılmış,  ama kitap lafzı gelişigüzel kullanılmıyor.  Sadece dini eserler, yani kutsal kitap başta olmak üzere peygamberlerin hayatı ile ilgili eserler için bile kitap lafzı öyle gelişigüzel kullanılmıyor. Ama burada Dede Korkut Kitabı için “Kitab-ı Dedem Korkut Alâ Lisan-ı Taife-i Oğuzan” adında “kitap” sözü, lafzı var.  Şimdi bunun günümüz Türkçesine aktarımı işte Muharrem hocanın dediği gibi “Dede Korkut Kitabı” önce bunu anlıyoruz. Baştan beri, yani iki binli yıllara kadar Dede Korkut Kitabı’nı çalışan hiç kimsenin dikkatini çekmeyen bir adlandırma hakkındaki soru benim sorum. Benim ilk defa üzerinde vurgulama yaptığım ve sorduğum ve o dönemdeki yazıcılık geleneğinde eser adlandırmalarının nasıl yapıldığı ile ilgili yani yüksek lisans tez çalışmamdan itibaren aklımdaki sorulardan biri bu. Neden bu eserin müellifi, müstensihi, düzenleyicisi böyle bir eseri yazma ihtiyacı duymuş?  Ve eseri yazdıktan sonra eseri nasıl ve neden bu şekilde adlandırmış?

 

YARIN PROF. DR. Metin EKİCİ İLE DEDEM KORKUT SOHBETİMİZİN 3. BÖLÜMÜNDE GÖRÜŞMEK DİLEĞİ İLE. 

SEVGİYLE KALIN.

CUMHURİYET İLE YAŞAYIN.