EMİNE ÜLKÜ


PROF.DR. METİN EKİCİ İLE DEDEM KORKUT SOHBETİ – (3. Bölüm / 1)

PROF.DR. METİN EKİCİ İLE DEDEM KORKUT SOHBETİ – (3. Bölüm / 1)


Dedem Korkut Kitabı’nda ki Türklerde kahramanlık vurgusu ile sosyal devlet olma anlayışı hakkında bilgi içeren bu yazı dizimizde ayrıca Prof. Dr. Metin Ekici aşk ve kadın-erkek ilişkilerinin Dedem Korkut Kitabı’nda nasıl yer aldığına değindi.  Sözü fazla uzatmadan siz değerli okuyucuları Prof.Dr. Metin Ekici ile Dedem Korkut sohbeti ’nin 3. bölümü ile buluşturuyoruz.

İyi okumalar

ÜLKÜ SONSUZ PROF.DR. METİN EKİCİ

Dedem Korkut Kitabı”nda Alp tipi nasıl temsil edilmektedir?

Şimdi Tepegöz gerçekten olağanüstü bir varlık olarak Oğuz”u tüketirken karşısına birden Basat çıkıyor. Basat aslında aslanların arasında yetişmiş olağanüstü güç ve kudrete sahip bir kahraman. Doğanın içinde yetişmiş ve doğaya saygılı olarak büyümüş olan bir başka Türk tipini temsil ediyor. Basat ailesi tarafından kaçarken düşürülmüş ve doğanın kendi içinde büyümüş, doğanın bütün özelliklerine sahip bir Oğuz beyini, bir Oğuz Alp”ini temsil eder. Doğaya mütecaviz olma sonucu ortaya çıkan Tepegöz ile ancak doğaya saygıyla büyümüş olan birisinin baş etmesi mümkün olacaktır. Basat”ın Tepegözü öldürmesi anlatmasında; bir devi bir canavarı Türk nasıl alt edebilir? Nasıl öldürebilir? Sorusunun cevabı veriliyor. Ancak tek gözlü bir canavarın gözü kör edilirse onunla baş etmek mümkün olacaktır. Çünkü peri anasının takmış olduğu yüzük dolayısıyla Basat”ın ona karşı kılıç kullanması mümkün değil.  Mızrağı ile onu öldürebilmesi mümkün değil. Ok ile vurabilmesi mümkün değil. Her halükarda Tepegöz onların hiç birinden etkilenmeyecektir.  Basat ne yapar? Bir tane oku ocakta iyice kızartır ve Tepegöz “ün gözüne nişan alır. Gözünü kör eder. Tepegözün orda müthiş bir ağıtı vardır.  Bir canavarın ağıtını bir Türk tasarımından okuduğumuz zaman aslında çok ilginç bir fotoğrafla karşılaşırsınız. “Ah gözüm tek gözüm “şeklinde gözün onun için ne kadar değerli olduğunu anlatan müthiş bir ağıt yakılır. Ama Tepegöz hala mücadelesinden ve varlığından vazgeçmez. Basat koyunlarının postuna bürünür. Bu aynı şekilde Odysseia destanında da görülür. Aynı zamanda Salur Kazan”ın tavrı ile Basat”ın tavrı arasında da bir paralellik var. Basat”ta ki ve Salur Kazan”da ki mücadele aynı şekilde. Yine mitik varlık olan Bayındır hanın boğası ile mücadelesini anlatan Boğaç hanın ortak özellikleri, zekâları ifade ediliyor. Yani bu metinler ile anlıyoruz ki Alp”in iki özelliği var. Fiziksel dayanıklılık, güç bir de zekâ gücü.  Yani bir kişinin Alp olabilmesi için sadece olağanüstü kudrete sahip olması değil aynı zamana da belli bir zekâya sahip olmaları gerekiyor. Olmazsa olmazlardan biri bu olarak karşımıza çıkıyor. Şunu da eklemek istiyorum.  Basat; Tepegöz”ün başını kesip Tepegöz”ü öldürür. Şimdi doğrudan doğruya bu nokta geçtiğimiz de Odiseus da Odisesus”un Polifemleri öldürmesi gibi bir şey anlatılmaz. Onları aldatır ve orda istediği zaman istediği erzakları da alıp gemiye doğru kaçar. Odiseus bu noktadan bakıldığında Dede Korkut Kitabı”nda ki anlatma daha betimleyici daha ayrıntılı daha detaylı olması ve aynı zamanda neden sonuç ilişkisini daha doğru bir şekilde ortaya koyması ile itibari ile 1815 de H.f. Fondiez “in dediği gibi Yunan mitik anlatmasından daha güzel bir anlatı ortaya koymaktadır.  Ve bu haliyle muhtemelen bunun sözlü en eski anlatmaların en eski varyantların Yunan metinlerine kaynaklık etmiş olması ihtimalinin de mutlaka düşünülmesi lazım. Çünkü Tepegöz anlatmaları sadece Dede Korkut anlatmalarında geçmiyor.  Kafkaslardan Sibirya”ya kadar Türk boylarının pek çoğunda tek gözlü canavar ile ilgili anlatmalarda mevcut.

 

Her türlü bireysel ve toplumsal konularda öğretileri içeren Dede Korkut Kitabı”nda aşk nasıl bir vurgu ile verilmiştir?

Elbette. En güzel aşk hikâyesini konu edinmiştir. Biz Deli Dumrul hikâyesini Tanrı tanımaz bir Oğuz delisinin yaptığı bir köprüden tanırız. Kuru çaylar üzerine yaptığı bir köprüden geçenden 30,  geçmeyenden döve döve 40 ökçe almasıyla tanırız. Deli Dumrul bütün bunları yapar ama sonunda canını kaybetme noktasına gelecektir. Yaptıklarından dolayı hatasının bedelini canıyla ödeyecektir. Dumrul Allah”a yalvarır. Ne olur beni bağışla der. Çünkü Azrail ile pazarlık eder. Benim canımı bağışla ne istiyorsun onu vereyim. Bre deli kavat can veren de alan da ben değilim Allah”tır der. Ve ondan sonra çekil o zaman aradan der. Tipik bir Türk tavrı var burada. Yani kulla Tanrı arasına hiç kimsenin girmesini istemeyen bir tarzı sergiliyor aslında. Ama bundan daha ötesi var Allah”a yalvarır ancak canı yerine can bulursa canı bağışlanacaktır. Ne olur? Deli Dumrul canı yerine can verebilecek en yakın kişi olarak kimi görür? Babasını görür. Babasına gider. Eğer benim yerime canını verirsen beni bağışlayacak der. Ama babası bu isteğini nazik bir şekilde reddeder. Dumrul çaresiz bir şekilde kime gider? Babası kadar kendisine yakın gördüğü annesine gider. Ama annesi de canını vermek istemez. Anne ve babasının canını kendi canı yerine bağışlamadığı bir durumda artık Dumrul”un çaresi mi var? Yok. Kime gidecek? Hiç kimseye. Eşine başına gelenleri anlatır. Öyküsünü tamamlar ve bunun sonucundan ben ölüyorum,  Azrail canımı alacak benden sonra istediğinle evlen-  şeklinde bir teklifte bulunur. Eşi ne yapar? Ben senin yerine canımı veririm der. Dumrul böyle bir şeyi bekliyor mu? Beklemiyor. Aslında eşlerin birbirlerine karşı fedakârlığının hangi seviyede olduğunu gösteren muhteşem bir örnektir. Sevginin ve aşkın ve muhabbetin ne denli güçlü kudretli olduğunu. Peki, ne olur o anda? Böylesi bir durum Hak Teâlâ”nın bile hoşuna gider. Dumrul ve eşi yerine Dumrul”un anne ve babasının canını alıp onların kalan ömrünü Dumrul ile eşine bağışlar. İşte en güzel aşk hikâyesi okumak isteyen birisi Deli Dumrul”u okumalı. Yani burada ki anlatı ne Leyla ile Mecnun ne Kerem ile Aslı ne de Romeo ve Juliet”tir. Okunması gereken asıl hikâye budur.  Dede Korkut”ta Deli Dumrul”un özellikle o son pasajını okuduğunuz zaman adeta gözlerin böyle dolar taşar. Yani aşkın, sevginin güç ve kudretinin; Tanrı tarafından bile hoşlanılan bir duruma gelmesi söz konusu. Ve zor durumda kalan bir kahramanın canının eşinin sevgisi sayesinde bağışlanması.  Bundan daha ilahi ve daha güzel bir aşk hikâyesi olabilir mi? Yine epik karakterde ki bir aşkın nasıl ortaya çıktığını bize yansıtan en güzel anlatmalarından biri Bamsı Beyrek”tir. Bir diğeri de Kanturalı anlatmasıdır. Yani Selcen hatunun kendi ailesine karşı duruşu;  mükemmel bir aşk hikâyesinin daha bize anlatımıdır.