EMİNE ÜLKÜ


PROF.DR. METİN EKİCİ İLE DEDEM KORKUT SOHBETİ – (3. Bölüm / 2)

PROF.DR. METİN EKİCİ İLE DEDEM KORKUT SOHBETİ – (3. Bölüm / 2)


Sosyal devlet olma vurgusu Dede Korkut Kitabında nasıl yapılmıştır?

Önce Hikâyenin başına dönelim Ülkü Hanım. Dirse han neden hanlar hanı Bayındır hanın davetinden aşağılanarak geri döndü? Çocuğu olmadığı için. Çocuğu olmadığı için kara çadıra buyur edilip kara koyun yahnisinden ikram edildi. Kara renk neyin ifadesi? Eksikliğin, yokluğun, yoksunluğun, ölümün, soğuğun, karanlığın, gecenin, kuzeyin ifadesi. Şimdi bunları arka arkaya sıraladığınız zaman kara çadıra buyur edilen Dirse hanın da neden o çadırda oturmak istemediği yahut Bayındır hanın ona nasıl bir mesaj gönderdiği son derece açık. İşte biz buna Dede Korkut estetiği diyoruz. Yani renklerle iletilmek istenen bir mesajı. Ne demiş “ Oğlu olanları ak otağa, kızı olanları kızıl otağa, oğlu kızı olmayanları kara otağa buyur edin”. Altına keçe serin önüne kara koyun yahnisinden aş getirin yerse yer yemezse defolup gitsin. Çoluk çocuk sahibi olmayanları Tanrı Teâlâ kargımıştır biz dahi kargırız” demiştir. Oğlu olanlar ak otağa kızı olanlar kızıl otağa orada bir eşitleme var ama kara otağa buyur edilmek bir alt gösterge olarak okunmak zorunda. Dirse han bunu hemencecik algılıyor. Ve kırk yiğidini alıp orada yemek yemeden kendi obasına dönüyor. Sonrasında hanımıyla söyleşiyor. Kendi eksikliğine duyduğu öfkeyi hanımına ağır bir dille ifade ettiğinde hanımı onu olgunlukla karşılıyor. Çünkü aşağılanmış bir erkeğin içinde bulunduğu durumda nasıl karşılanması gerekiyorsa o şekilde ne sendendir ne bendendir bunun sebebi Tanrı Teâlâ bize bir çocuk vermemiştir,  ama çaresi vardır diyor. Açları doyur, çıplakları giydir. Borçluları borcundan kurtar. Bir razı duanın duasıyla inşallah bizde bir çocuk sahibi oluruz demiştir. Şimdi burada resmedilen şey ne? Aile birlik ve bütünlüğe temin ve tesis edilememiş olması dolayısıyla Dirse han ve hanımı han kızı henüz tam bir aile olabilmiş değiller. Sosyal anlamda Oğuz”un istediği birlik ve bütünlük yapısına sahip değiller. Ancak çocuk sahibi olduklarında ister kızı olsun ister oğlu olsun Oğuz ne diyor? Çocuk sahibi olacaksın ve senin aile kavramın ancak bu şekilde tamam olacak. Sonra çocuk sahibi olmak için ne yapıyorlar? Sosyal çevrede çareler dediğimiz yöntemleri uyguluyor.  Açları doyurmak, çıplakları donatmak,  borçluları borcundan kurtarmak diyebileceğimiz üç temel tedavi tamamiyle sosyolojik bir yola başvuruyor. Fakir fukaraya yardım edeceksin onları koruyup kollayacaksın ve zor durumda olanlara yardım edeceksin. Dede Korkut”un aslında bize tavsiye ettiği şey bu. Yoksa kadının söylediklerini sıradan açları doyur çıplakları giydirmek filan değil.  Bu şekilde okumak değil. Bunlar günümüzde 30 gün ramazan ayı boyunca yapılan yardımların, bir yıl boyunca zekât fitre vermenin gerekçesi. Bütün sosyal yardım fonlarının veya derneklerinin yaptığı çalışmaların tamamını tek bir paragrafta özetini verir bize Dede korkut kitabı. Yani bizim sosyal bir devlet olma idealimiz aslında Dede korkut kitabının küçücük bir paragrafına özetlenmiştir. Bütün bu politikayı tavsiye eden ve öğreten bu tür anlatmalar, bu tür hikâyeler, anlatılar sayesinde toplum bunlardan belirli bir bilinç, belli bir hafıza kazanıyor. Orta kültür hafızası, ortak bilinç, ortak kültür kodları dediğimiz kodlar bu şekilde teşekkül ediyor ve bu sayede çocuk sahibi olacağını, yaptığı iyiliğin karşılıksız kalmayacağını biliyor Türk. Ayrıca çocuk sahibi olmak konusunda kız veya erkek diye bir tercih yapmıyor. Bir tarafta da kadın-erkek eşitliğini görüyoruz.