EMİNE ÜLKÜ


PROF.DR. METİN EKİCİ İLE DEDEM KORKUT SOHBETİ – (4. Bölüm /3)

PROF.DR. METİN EKİCİ İLE DEDEM KORKUT SOHBETİ – (4. Bölüm /3)


Dede Korkut Kitabı”nın nüshaları hakkında yapılmış ilk çalışmalar ve sizin ilk Dede Korkut Kitabı ile tanışmanızdan bahseder misiniz?

1815 de Dresden nüshası, 1952 de Vatikan nüshası bulunuyor. Ve biz 1930”lardan itibaren çalışmaların başladığını biliyoruz.  Rahmetli Muharrem Ergin hoca hem Vatikan hem Dresden nüshalarını karşılaştırmalı olarak inceliyor. Akabinde de zaten Orhan Şaik Gökyay hoca da “Dedem Korkut”un Kitabı” adlı eserini yayınlıyor.  Bizim ortaokul yıllarımızda ve her ikisi de Milli Eğitim Bakanlığından ve çeşitli yayın evlerinden çıkıyor.  Gençler için çocuklar için yayınladıkları sadeleştirilmiş Dede Korkut kitapları var.  Ben ilk defa Orhan Şaik Gökyay hocanın Bin Temel Eser”den çıkmış olan Dede Korkut Kitabı”nı sanıyorum 74 de filan okumuşumdur.  Ortaokul yıllarımızda ilk defa okudum. Ama o zaman boğayı öldüren delikanlı modellemesi bizim için çok önemli. Bamsı Beyrek çok önemli, ava giden delikanlı ve bir genç kızla tanışıyor, evleniyor. Bütün bunlar çocukluk hatıralarımız arasında yer alan okumalar. Okumayı seviyordum. Çocukluğum itibari ile sürekli okudum. Neticede 1900”lü yıllardan 1950”li yıllara kadar olan süreçte ki sessizlik 50”lerden itibaren bozuluyor. 50lerden itibaren iki nüsha da artık gittikçe artan ve yükselen bir Dede Korkut çalışmaları hem Türkiye”de hem de dünyanın farklı ülkelerinde cereyan ediyor. 90”lı yıllarda Sovyetlerin yıkılması ile birlikte Azerbaycan da özellikle diğer Türk boyları arasında Dede Korkut ile ilgili ciddi çalışmalar yapılmaya başlanıyor. 2000 li yılların başından itibaren de Dede Korkut ile ilgili pek çok toplantı düzenlendi.  Ben bunların çoğuna katıldım.  96”da Amerika”dan doktoramı bitirip dönüp 97”den itibaren Dede Korkut ile ilgili yapılan her toplantıya hemen hemen hepsine katıldım diyebilirim. Ayrıca Fikret hoca zamanında iki kongre yapılmıştı. Türk Dünyası Kültür Kongresiydi.2015 yılında Türk Dünyası Enstitüsünün müdürlüğünü yaptığım dönemde değiştirip “3. Uluslararası Türk Dünyası Kültür Kongresi Dede Korkut ve Türk Dünyası” şeklinde bir adlandırmayı tercih ettik. Bütün bunlar bizim Dede Korkut ile ilgili hassasiyetimizin ne derecede olduğunu göstermek açısından son derece önemli. Çeşme “ de yapılan ve tüm Türk dünyasının katıldığı 500 kişilik bir toplantıydı. Bütün Türk Cumhuriyetlerinden destan anlatıcılarının davet edildiği Türkiye”den ve Türk dünyasından 250 bilim insanının gelip bildiri sunduğu uluslararası nitelikli çok görkemli bir toplantı oldu. Herkes hala onu anlatır. Türkiye”de ve tüm dünya da bu toplantıyı görmedik şeklinde pek çok insanın takdiri, mutluluk ifadeleri bizi kurumsal olarak da ayrıca mutlu etti.  Hala da mutlu eder.  Hani bütün bunları söylerken Dede Korkut ile ilgili bizim bireysel olarak yaptıklarımız bir tarafa; kurumsal olarak bir ilgimiz var. Bireysel olarak da zaten var. Tabi benim de 1997 yılında da yüksek lisans tez konusu olarak konu ararken Fikret hocanın Dede Korkut Teşekküllünde Halk Hikâyelerini “ çalış demesi var. Elimde ki bu kitap da işte benim 89 da çalıştığım yüksek lisans tezimdir.