Yola çıktım adımı unuttum
çünkü isim taşıyan yürüyemez
isim yük, gönül hürdür
ben yükü kapıda bıraktım içeri öyle girdim
Taht aramadım
taht arayana nasip olmaz
yer aramadım
yer arayana yol görünmez
yol oldum, yürüyen olduğumu sandılar
Kapılar açılmadı
ben kapı oldum
anahtar istemedim
ben kilit oldum
açan da bendim açılan da
bunu bilene sır açılır bilmeyene duvar
Söz dile geldiğinde eksilir
ben susmayı öğrendim
çünkü derin olan konuşmaz
derin olan çağırır
çağrılana koşulmaz
yaklaşılır
Bir zerre yeter bazen
kalbi doldurmak için
bir bakış yeter kıyamet koparmak için
ben kıyameti gözlerimde taşıdım
dünya sandı yaşlanıyorum
hakikat dedi pişiyorsun
Ne saray gördüm taşla yapılan
ne köşk gördüm adla süslenen
onlar kalabalıkla doldu ben yalnızlıkla büyüdüm
çünkü kalabalık genişletir
yalnızlık derinleştirir
Ve şimdi söylüyorum
içinde yankının duyulduğu bir oda vardır her kulda
kapısı hüzünden
tavanı sırdan
o oda boş kalırsa insan eksiktir
o oda dolarsa dünya küçülür
Gönül sarayını dolduran aşktır
